fbpx

İş Hayatında Aptallık Paradoksu

“İşlevsel aptallık”, kısa vadede içinde fayda bulunduran ancak sonuçları ile “saf aptallıkla” neticelenen durumları ifade ediyor. “İşlevsel aptallık” eylemleri bir virüs gibi yayılır, inançlarımız ve kültürümüz haline dönüşebilir.

Başta işimizi kolaylaştırdığını ve daha rahat edeceğimizi düşündürse de “işlevsel aptallık” eylemlerinin bir süre sonra bizi nasıl istemediğimiz bir hayata sürüklediğini anlamak için okumaya değer bir kitaptan bahsetmek istiyorum sizlere.

Mats Alvesson ve Andre Spicer’ın birlikte yazdığı “Aptallık Paradoksu” kitabını tüm girişimci, yönetici, siyasetçi, öğretmen, avukat, doktor, mühendis vs. gibi önemli meslekleri icra edenler okuyup anladığında galiba daha güzel bir hayata uyanacağız.

“İşlevsel aptallık” eylemlerine inanmamızı ve tekrarlamamızı sağlayan 5 önemli unsur:

1. LİDERLİKTEN KAYNAKLANAN İŞLEVSEL APTALLIK

Liderler takipçilerini ikna ve motive edebilir, dönüştürebilir ve hizmet edebilirler ama liderlerin büyük çoğunluğu, genellikle aynı zamanda işlevsel aptallığı beslerler. Bunu da astlarını düşünmemeye ve sadece gruba itaat etmeye yönlendirerek yaparlar.

2. YAPIDAN KAYNAKLANAN İŞLEVSEL APTALLIK

Kurumsal yapılar, yönetimi kolaylaştırmak adına bir çok kuralı ve çalışma yöntemini bizim adımıza düşünür. Biz de hiç düşünmeden ve aklımızı kullanmadan onları uygular, hayatımızı kolaylaştırmalarını bekleriz.

3. TAKLİTÇİLİKTEN KAYNAKLANAN İŞLEVSEL APTALLIK

Genellikle insanların, akıllı kararlar veren, bağımsız, iradeli ve mantıklı olduklarını varsayarız. Oysa insanların geneli, kendi adlarına düşünmekten daha kolay olan başkalarının peşinden gitmeyi, modaya uymayı, dışlanmamak ve diğerlerinden geri kalmamak için sürüyü takip etmeyi tercih eder.

4. MARKALAŞMADAN KAYNAKLANAN İŞLEVSEL APTALLIK

Marka bağımlığı geliştirerek hayatı kolaylaştırma çabamız, ürünlere, hizmetlere, liderlere ya da onları üreten organizasyonlara temkinli davranmamızı engeller. Gereğinden fazla bir biçimde markaya güvenir ve gerisini boş veririz.

5. KÜLTÜRDEN KAYNAKLANAN İŞLEVSEL APTALLIK

Kültür, organizasyonların ortak değerler üzerinden toplu şekilde yaşamasını kolaylaştırır. Sorgulanmadan ve güncellenmeden tekrarlanan kültürel değerler, aksini ispat eden çok kanıt olduğu halde yanlış inançlara sıkı sıkıya sarılmaya sebep olur. Bu da hiç bir faydası olmadığı halde bir çok yöntemin işlevsel gibi görünmesine neden olur.

İŞLEVSEL APTALLIK VİRÜSÜ BÜNYEDE NASIL YAŞAR?

İşlevsel aptallık virüsünün, kurumsal bünyede yaşaması için o kurumdaki kişilerin bazı özelliklere sahip olması gerekir.

Yukarıda bahsettiğimiz “İşlevsel aptallık” eylemlerine inanmamızı ve tekrarlamamızı sağlayan 5 önemli unsur istediği kadar olsun aşağıda yazılı kriterlere uyanların sayısı az ise “İşlevsel Aptallık” kazanamayacaktır.

1. ZİHİNSEL KİTLENME

İnsanlar genellikle bir zihniyete ve hedefe kitlenir. Gerçek ile kişisel algıyı birbirine karıştırır. Alternatiflere bakmaya cesaret edemezler ve kendilerini sorgulamaktan vazgeçerek sadece diğer insanları uyumsuzlukla suçlayarak mevcudu korumaya çalışırlar.

2. ÖĞRENME EKSİKLİĞİ

Kişinin bilişsel kapasitesini kullanma ve artırma isteksizliği olarak kendini gösteren motivasyon eksikliği genellikle merak eksikliğini de içerir. Kişi bu durumda öğrenme isteğini yitirir ve kendini yeni deneyimlere kapatır. Bu durumdaki kişiler önemli olan konular hakkında bilgi edinmeyi ve düşünmeyi rahatsız edici bulurlar.

3. DUYGUSAL SAPLANTI

Duygusal muhakeme eksikliği de diyebileceğimiz bu durumda, kişi tek bir duyguya saplanıp kalır ve diğer duygu yelpazesini algılayamaz hale gelir. Bu durumda duygusal olarak bağlandığımız şeyin kusurlarını görmeyiz ve olası kusurların konuşulmasını da istemeyiz. Acı verecek yeni bir duygu ile karşılaşmaktansa alışılmış eski duygunun devam etmesi için gerekirse düşünmeyi bile bırakmanın daha iyi olacağına inanırız.

4. KÖRÜ KÖRÜNE İNANÇ

Belirli değerler ve prensipler sistemine bağlılık, düşünmeyi sınırlar ve sadakati ön plana çıkarır. Sadakat hakim olduğunda, takım oyuncusu olmak manevi bir görev gibi görülür. Kişiler bu görevin getirilerine odaklanarak ve tepki görmemek için düşünme, öğrenme ve sorgulama yetilerini bir kenara bırakırlar.

Bunlarda ilginizi çekebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir